Kerem’e

Posted: 06 Nisan 2006 in Genel

O gün benim doğum günümdü… Ve yine o gün bayramdı… Ve yine o gün sana sarılmıştım… Sevdiren sevdirmişti işte. O istedikten sonra kim engel olabilirdi ki zaten. Evet bu başkaydı, artık herkes gibi değildin benim için. Kardeşliğe böyle başlamıştım ben seninle. Kardeşliğe dedim, çünkü sen bana abimden sonra ikinci bir kardeş oldun.

Geçmişimden kolay kopamam ben. Buraya gelmeden önce sevdiklerimden ayrılmıştım ve hep onların hayaliyle yaşıyordum. Uzun bir süre açmadım kimseye içimi. Ama zaman bu, eskitiyor her şeyi. Onlar orada kaldı ve benim için yeni bir hayat başladı. En az eskisi kadar güzeldi. Pek çok şeyi paylaştık. Anlıyorduk birbirimizin dilinden. Bundan sonra da inşallah bu güzellikler devam eder.

Seni nasıl hatırlayacağımı sorarsan bize toplumun çizdiği yoldan gitmek istemeyen biri olarak. Zamanı gelince işe gidecek, zamanı gelince evlenecek, zamanı gelince çocukları olacak ve hatta zamanı gelince ölecek birisi olmak istemeyen biri olarak. Yani yolunu kendisi çizmek isteyen biri. Kendini müzikte, sanatta ve kitapta arayan biri. Sadece yapılmışı ile ilgilenen değil, bizzat yapan olmak isteyen biri. Yaptığı her işte mükemmeli arayan biri. Seni çok sevdiğin laptopun, sırt çantan ve halı saha ayakkabılarınla hatırlayacağım. Bana kahverengi de seni hatırlatacak. Bunların dışında en önemlisi “Çok ama çok sevdiğim bir kardeşim” olarak hatırlayacağım seni.

Az zamanımız kaldı be Kerem. Bir gün sen de bırakıp gideceksin. Yeni insanlarla karşılaşacaksın. Sana yolladığım bir şiirde “Birkaç kişi dünyayı başka bir yer yapmaya yeter” diyordu ya, inşallah hep dünyayı güzel yönde başka yapan insanlarla karşılaşırsın. Bir de bir arkadaşım hatıra defterime şunu yazmıştı: ”Önemli olan hedefe ulaşmak değil, hedefe ulaşırken yaşadıklarımızdır.” Hakikaten öyle, ve hayatı öyle gör. Insanlarla paylaş ve ne olursa olsun asıl gayeni unutma, onun dışındakilerin oyun ve oyalanma.

Öyle işte Kerem… Sana içimden gelenleri yazmaya çalıştım. Samimiyetimi duyurabildim mi bilmiyorum ama şüphen olmasın. Sana hep anlattığım bir filmi vardı Sadri Alışık’ın “Ah Müjgan Ah” diye. Onun sonunda “Ne sen o Müjgansın ne de ben o Hüsnüyüm” diyordu. Bundan yıllar sonra karşılaşırsak ne sen o Kerem olacaksın ne de ben o Resul. Ama olsun, bu da güzeldi. Senden tek isteğim avuçlarını açınca beni hatırlaman. Ve benden sana söz: Ben seni hep adınla anmaya çalışacağım. Ömrümün sonuna kadar…

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir